Öz Kaybedilen Bir Şey Mi?
Öz kaybedilen bir şey mi? İnsan kendine ait bir şeyler ararken ve bulamazken özünü yitirmiş mi olur? Kelimenin tam anlamıyla sizden bir duyguyu, bir hissi yitirebilir miyiz? Öyleyse neden bu terimleri kullanırız?
İnsan doğup büyüdüğü tüm süreç boyunca öğrenir. Neyin kişiye mutluluk vereceği, derin hüzünler yaşatacağı, tepkileri gelişip belirginleşir. Hani deriz ya ‘’Bu onun hiç hoşuna gitmeyecek.’’ diye. Biliriz ki belli olmazsa olmazlar, belli kimselerce büyük tepkilerin sebebidir. Bunları büyütüp yansıttıkça, çevre de buna göre gelişir. Olmak istediğiniz ya da olduğunuz kişiyle siz, çevrenizi oluşturmuş olursunuz. Fakat bir gün gelir, yeni bir benlikle uyanmışsınızdır. Kesinkes evet ya da hayır demeye içinizde bir dayanağınız yok gibi hissedersiniz. Bir şeylerin sonucu artık o kadar da sizi irdelemiyordur. Bu noktada siz ‘sizi’ yitirmiş mi olursunuz?
Her gün dinlemeye bayıldığınız o şarkı, nerde olursanız olun izleyeceğinizi hissettiğiniz o film içinizi eskisi kadar heyecanlandırmadığında yeni şeylere ilgi duyup, onları ararken de kendinizi sorgularken bulursunuz. Tüm bunlar doğa ile bir ilerler. Güneş doğar ve batar, ay dört fazda değişimler geçirir, kokusuna doyamadığınız çiçek bir gün solar ama kökleri topraktadır. Bilirsiniz ki zamanı gelince yeniden filizlenir. Değişimin içinde de güzellik vardır. İlla hep sizle olan yitirilmez. Kaybolmaz. Bazen aynı olan da size farklı gözükür çünkü dünyaya farklı bakmaya başlarsınız. Ya siz ya dünya değişirken direnmek ve karalar bağlamak bu noktada sessiz bir vedadır. Onu kabullenmek ve ayağınızı sürümek yerine yavaş adımlarla seyre dalmak rahatlatıcıdır. Yeninin heyecanını, yolun sonunda kucaklaşacağınız farklı versiyonunuzun merakı korkularınızı aşmaya yeterlidir.
İnsan hiçbir zaman kendini tamamen yitirmez eğer korktuğunuz buysa. Sadece yıllanan parçaların artık size hizmet edemeyecek olması nedeniyle zamana hapsolmasına izin veririz. Dünün anısı ve güzelliğiyle kalması ve bugünün doğurduğu yeninin, iyinin çevrenizde olmasıyla eksiklerini tamamlarız hayatımızın. Bir kere imkan gibi sunulmuş yaşamın çarkına çomak sokmak yerine onun matematiğiyle yaşamayı öğrenmek kötü bir şey değil, inanın. Aynı yollardan yürümek, aynı hırkayı omuzlarınıza atıp güvende hissetmek artık size iyi gelmediğinde de kötü olan siz değilsiniz. Korkmayın, siz hala sizsiniz yitirmediniz ya da kaybolmadınız. Sadece yenilendiniz. Bir şeylerin sebebini sormak istemeyecek kadar sakinleştiniz, gitmek istemediğiniz yerlere gidebilecek kadar sizi çekenin ne olduğuna meraklandınız ve duygularını anlamadığınız birini anlamak istemeyi bıraktınız. Her ne olduysa kabul ettiniz ve koşmaya asıl şimdi başladınız. Yolun sonundaki size doğru, hızla.
